10 Haziran 2015 Çarşamba

Harley Davidson Test Sürüşü

Geçen sene ve bu yıl Nisan ayındaki Harley Test Tour sürüş deneyimlerimi topardım ve nihayet yayınladım. Bu son derece pahalı ve eşsiz makineleri deneyimlemek benim açımdan pek keyifliydi. Harley Davidson Bosphorus'un mükemmel organizasyonu da keyfime keyif kattı.

Seçtiğim her model ile Maslak, Bahçeköy, Çayırbaşı ve Hacıosman güzergahı üzeriden 20 25 dakikalık sürüş yapma imkanımız oldu. Yol güvenliği ve organizasyon gerçekten iyiydi. Bu organizasyon ile her yıl üç modeli denedim ve denemek de istiyorum.

2014'te denediğim modeller Fat Boy, Herritage Classic ve Swicthback idi. Bu yıl da 48, Road King Classic ve Vrod'u test etme şansım oldu. Aslında daha fazla da deneyebilirdim fakat tadı damağımda kalsın istedim. Üstelik öğlene doğru trafik de epey kalabalıklaştı.

İşte düşüncelerim:

48

Sporster mı? Yo, ben almayayım.


O simli, mavi boyası, kocaman geniş ön tekerleği ile uzaktan pek bir güzel, pek bir serseri geliyor. Uzundur da takip ettiğim ve beğendiğim bir modeldi üstelik. Ama kullanım sonrası bütün hayallerim yıkıldı.

Oturuşu rahatsız ve oturuş pozisyonu bir tuhaf. 180cm, 82 kg nispeten az göbekli bir adamım. Fakat gidona uzanmakta zorlanıyorum. Yani bu motoru rahat kullanabilmek için başka nasıl bir anatomiye sahip olmak gerekir ki? Selesi rahatsız. Müthiş vibrasyon var. Ciğerlerim, ellerim her yerim titriyor. Bu motor üstünde günde 100 km gidebileni alkışlamak lazım. Amortisör mesafeleri kısa ve sert. İndikten sonra gün boyu belim ağrıdı.

Aynaları berbat. Havalı olsun, eski cafe-racer motorlara benzesin, spor dursun diye gidonun altına yerleştirilmiş.  Arkayı görmek için eğilmek tuhaf bir hal almak gerekiyor. Zaten küçücük.

Gücü ve hafifliği bir harika. E, ama? Yirmili yaşlarımda olsam belki ama bu Sportster şasili, simli boyalı bebekle tenim hiç uyuşmadı.


Road King

O gerçekten de yolların kralı.


Marşa bastığınızda sol yandaki koca korna ve gidon zangır zangır titriyor. Ama yola çıkınca bu sarsıntıdan eser kalmıyor. (Oysa az önce 48'de iç oganlarım biribirine girmişti.)

Çok rahat, çok konforlu. Rüzgar vizörü sürüş konforu sağlıyor. Selesi çok rahat. Bagajları bir harika. Aynaları küçük. O yolda yağ gibi giden makinenin ağırlığı ve büyüklüğü durunca soruna dönüşüyor. Parketmek gerçekten zorluyor.

Bu motor o kadar dengeli ki, hani ayaklığı açmadan üzerinden insen sanki iki tekerleğin üzerinde duracak.

Depo üzerinde, konsoldaki minicik simgeleri, ışıkları (sinyaller, marş, yağ lambası far) görmek oldukça zor. Hem konumlandırılan nokta, hem de bu küçücük ışıkları görebilmek gerçekten sorunlu.
Ama şu güzelliğe bakar mısınız?





Vrod Muscle


Futuristik bir rüya


Klasik Harley fanlarının, Harley'den saymadığı, hatta bu yüzden gidip fabrikayı taşladığı acayip, fevkalade görünümlü bir motosiklet. Sanki gelecekten çıkıp gelmiş.  Keşke sürüşü de görüntüsü kadar güzel olabilseymiş.

Ayaklar önde iken gidona uzanmaya çalışmak ve iki büklüm şekilde bir yandan da motor sürmeye çabalamak... Kırk yaşında fakat haftanın üç günü spor yapan bir adam olan benim için bile çok zor. Yani böyle tuhaf bir sürüş pozisyonuna aklım ermiyor. Bu motoru sürmek için nasıl bir vücut yapısına sahip olmak gerekiyor acaba? Üzerine kapanacağım, kapanamıyorum, arkaya yaslanmak, dik oturmak istiyorum, kollarım yetişmiyor. Dışarıdan havalı görünebilir belki ama resmen ızdırap. Sanırım motorun ait olduğu söylenen, "DRAG" kategorisine ait bir oturuş pozisyonu bu. Gerçekten abuk, gerçekten ilginç.

Öte yandan sürüş esnasında Harley kullanır gibi değil, bir cadde motoru üzerinde hissi uyandırıyor. Motorun sesi falan da öyle. "Vıj vıj", elektrik süpürgesi gibi. Bu 1250 cc'lik motorun vibrasyonu,  diğer hava soğutmalı, 103 kubiklik Harley makinelerinin yanında hiç yok gibi.

Göstergeleri de bir acayip. Hız göstergesi içinde minik bir lcd ekran. Trip göstergesi. Bu motora gaz verirken ona hiç bakmamak en güvenlisi. Hatta hız göstergesine bile. Okuyamassınız. Okumaya da çalışmayın zaten. Çok tehlikeli.
Devir göstergesini de hiç sevmedim mesela. Çocukların yaratıcılığını küçümsemek istemem ama, ana okulu çocuğuna çizdirilmiş gibi. Fontlar, rakamlar...Tofaş Palio'nun göstergeleri gibi.


Müthiş güçlü bir makine.  Adeta bir mermi gibi fırlıyor. En düşük devirde bile gazı açınca kolayca toparlanıp, fırlıyor.  Dört silindirli bir cadde motoru ile bunu yapamassınız. 122 beygirlik bu güçlü motor, 240'lık devasa arka tekerleği bile kolayca patinaja düşürüp, asfaltta izler bıraktırabiliyor. Zaten binici üzerinden uçmasın diye koltuğun arkasını "dayanmalı" tasarlamışlar. Gazı açarken üzerinden uçmamak için gidona sarılıp, kıçınızı koltuğa yaslamak gerekiyor.

Fat Boy

Klasik görünümlü asi çocuk!

Fat Boy, Softail şasili koca bir bebek. Tüm genel hatlarında bir sadelik söz konusun. Dar, spor gidon ile ve fakat bir o kadar rahat ve havalı bir oturuş pozisyonu. Yani bu oturuş insana öyle hoş, öyle havalı hissetiriyor ki. İnsan gün boyu inmek istemez.

Ancak selesi yolcu için de yapışmış gibi gözükmesine rağmen öyle değil. Harley aksesuar kataloğundan bir  Sisy Bar(sırt dayanağı) beğenip, satın alıp, takmadığınız sürece sürüş, yolcunuz için bir "korku treni" binişinden öte olmayacaktır.

Ağır, hantal görünümüne rağmen bu koca oğlan insana sürüş esnasında asilik, serserilik aşısı yapıyor resmen. Üstelik sürüşü de gayet konforlu. Yalnız amortisörleri Road King ve Herritage'a göre oldukça sert. Ya da bana öyle geldi.



Herritage Classic

Götür beni gittiğin yere...


Bu motor sanki Road King'in küçük kız kardeşi. Aynı rahatlık, aynı denge. Fevkalade rahat bir oturuş pozisyonu ve muhteşem bir sürüş rahatlığı.

O klasik görünümü, beyaz yanaklı lastikleri, parıldayan kromaj ve aksesuarları ile insanlar yolda sizden gözünü alamıyor. Özellikle 40 yaş üzeri otomobil sürücüleri, taksiciler durup sizinle sohpet etmeye niyetleniyor.

Kocaman yan çantaları, kocaman yolcu sisy barı ile Harley bir tur motoru. Herritage'ın en dikkatimi çeken yanlarından biri de kıvraklığı. Çok dengeli bir motor olmasına rağmen, yoldaki engellerden kaçarken, viraj alırken motoru çok kolay hareketlerle yatırıp manevra yapabiliyorsunuz.

Swichback

Dyna şasinin turing motoru. Aynı şasi ailesinden daha önce kullandığım Street Bob'tan pek de farklı değil aslında. Kocaman palet ayaklıkları dışında rahatlığı bana aynı geldi. Kolayca çıkabilir ön rüzgar vizörü ve çantalar ile hem bir turing motoru, hem bir klasik.  Jantları tel olsa çok daha estetik durabilirmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder